Evlilik Sözleşmesi

EVLİLİK SÖZLEŞMESİ

Günümüzde boşanmaların çok fazla artmıştır. Boşanma sonrası maddî tazminat, manevî tazminat, nafaka, velâyet gibi sorunlar ile birlikte evlilik birliği süresince edinilen malların ne şekilde paylaşılacağı da başlıca ihtilaf konularıdır.

Evlilik sözleşmesi tarafların evlilik birliğinin yürütülememesi halinde takip edecekleri yol haritası gibidir.

Evlilik sözleşmesi, evli veya evlenecek eşlerin evlenmeden önce ya da evlilikleri sırasında yaptıkları, evliliklerin bitmesi halinde; boşanma ve boşanma sonrası süreci düzenleyen, malların paylaştırılması konusunda hükümlerin yer aldığı sözleşmedir.

Evlilik sözleşmesi Türk Medeni Hukuku’nda mal rejimi sözleşmesi şeklinde geçmektedir. Evlilik sözleşmeleri boşanmanın ardından malların nasıl paylaştırılacağını yani evlilik sürecine elde edilen eşlerin malvarlığının hangi rejime tabi olacağını düzenlenmektedir.

22 Kasım 2001 kabul tarihli 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) 1 Ocak 2002’de yürürlüğe girmiştir. Yürürlüğe giren kanunun 202-282’nci maddeleri arasında mal rejimi tipleri ve bunların ayrıntıları düzenlenmiştir.

Hukukumuzda dört çeşit mal rejimine yer verilmiştir. Bu kapsamda taraflar, yasal mal rejiminin dışında; mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı ve mal ortaklığı rejimlerinden birini seçebilir veya yasal mal rejiminin kanunun müsaade ettiği hususlarını düzenleyebilirler. Kanun koyucu dört çeşit mal rejimine yer vermiştir. Bunlar:

1-EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ:

Evlilik sözleşmesi gereği duyulmadan yapılan paylaştırma türüdür.

TMK’da kabul edilen yasal mal rejimidir. Taraflar evlenmeden önce ya da daha sonrasında herhangi bir mal rejimi seçmezlerse yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olurlar.

Evlilik birliği içerisinde elde edilen malların boşanma sonrası ortak olarak paylaşılmasına dayanır.

2-MAL AYRILIĞI REJİMİ:

Mal ayrılığı rejiminde eşlerden her biri, yasal sınırlar içerisinde kendi malvarlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf haklarını korur. Kısaca; hangi mal kime aitse boşanma sonrasında da o malın maliki olmaya devam etmektedir. Bu mal rejiminde eşler karşı taraftan herhangi bir mal almayacağı gibi kendi malını da paylaşmaz.

3-PAYLAŞIMLI MAL AYRILIĞI REJİMİ:

Paylaşmalı mal ayrılığı, mal ayrılığının özel bir türü olup bu rejim türünde de eşler boşanmadan sonra kendilerine ait mallara sahip olmaya devam etmektedirler. Ancak burada diğer mal rejimlerinden farklı olarak kime ait olduğu belirlenemeyen mallar hakkında yapılan paylaşımdır. Bu mallar eşler arasında bir denkleştirme yapılarak paylaştırılır yani kısmi bir tasfiye söz konusudur.

Her eş, diğer eşte bulunan mallarını geri alır. Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi sona erdiğinde, üstün yararı olduğunu ispat eden eş, eşine payının ödeme günündeki karşılığını vermek suretiyle paylı mülkiyetteki malın kendisine verilmesini isteyebilir.

4-MAL ORTAKLIĞI REJİMİ: 

Eşlerin bireysel veya ortak olarak sahip oldukları tüm mallara evlilik sonrasında ortak sahip olunmasıdır.

Mal ortaklığı rejimi, ortaklık malları ile eşlerin kişisel mallarını kapsar. Bu rejim türünde eşler, ister ortak mal, ister kişisel mal bütün mallara ortak olurlar.

Evlilik Sözleşmesi Nasıl Yapılır?

Mal rejimi konusundaki ihtilaflarda ispat kolaylığı ve açıklığı sağlanması açısından şekil şartına bağlanmıştır. (TMK m. 205/1 ve 205/2)

Eşler evlenmeden önce yetkili memura yapacakları yazılı beyanlarıyla ya da evlendikten sonra noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapacakları sözleşmeyle yapabilirler. Evlilik sözleşmesi resmi şekil şartına tabi tutulmuştur.

Evlilik sözleşmenin hukuki ve geçerli olabilmesi için 3 şart vardır.

Ehliyet: Evlilik sözleşmesi, tam ehliyetli veya sınırlı ehliyetli kimselerce kurulabilir. Kısıtlı ve yaşı küçük kimselerse vasilerinin onayıyla evlilik sözleşmesi yapabilirler.

Noterde Yapılma: Evlilik sözleşmesi noterde yapılması gerekir.

İmza: Evlilik sözleşmesi, eşler arasında imzalanma zorunluluğu taşır. Eğer çiftlerden biri veya her ikisi ehliyetli değilse kanuni vasiler imza atmak zorundadır.

Evlilik Sözleşmesinin Özellikleri

Evlilik sözleşmesi yapılması zorunlu değildir. Yapılması için herhangi bir zaman kısıtlaması da bulunmamaktadır. Ölüm halinde de geçerliliğini devam ettirmektedir.

Eşler isterse yeni bir evlilik sözleşmesi yapabilirler. Eşlerden biri haklı sebep varsa hâkim kararıyla sözleşmeyi değiştirilmesini isteyebilir.

Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine ve kişilik haklarına uygun olması; konusunun imkânsız olmaması ve irade sakatlığının mevcut olmaması gibi şartlar yerine getirildiği sürece taraflar her konuyu düzenleyebilir.

Evliliğin eşlerden birinin ölümü sebebiyle sona ermesi durumunda sağ kalan eş kural olarak hem mirasçı hem de mal rejimi tarafı haline gelir. Mal ayrılığı rejiminde eşlerin birbirlerinin malları üzerinde bir hakkı yoktur.  Ancak miras hükümlerine göre sağ kalan eşin ölen eş üzerindeki mirasçılığı devam eder. Dolayısıyla sağ kalan eşin evliliğin sona ermesi sonucu bir alacağı doğmasa bile mirasçı sıfatıyla miras paylaşımı hükümlerine göre payını alması mümkündür.

Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırılık teşkil eden hususlar ile fiilen imkânsız olan konular sözleşmede yer alsa bile geçerli değildir. Dolayısıyla nafaka vermemek için evlilik sözleşmesi yapılamaz. Kişinin temel hak ve özgürlüklerini sınırlayan hükümler de geçersiz olacaktır.

Av. İbrahim GÜLLÜ